Need for Speed: Carbon
Electronic Arts 2007 sezonunun açılması ile birlikte artık ‘eleştiri manyağı’ olan oyunlarını, oyuncular için daha câzip şekillere sokarak piyasaya sürdü (evet, bir yazıya ne kadar berbat girişler yapılabilir diye deneme yapıyorum, çaktırmayın). Yalnız işin ilginç tarafı, ortalıkta doğru düzgün rakibi olmadığını düşündüğüm, kendi tarzını ve çizgisini yakalamış olan NFS serîsinin de bu operasyonlardan faydalanmış olması, en azından bu sezon için… Ancak başka bir gözle bakınca da yapılması gereken hamlelerin yapıldığını, ortalıkta çok da abartılacak bir şey olmadığını düşünüyorum ama tutup burada eski oyunlardan bahsetmeyi de düşünmüyorum, fakat istiyorsanız istek kutumuza bir şeyler karalayıp atabilirsiniz, biz anlarız… anlarız herhalde?
Ekim ayının son günlerinde tanıtım sürümünü oynama fırsatım oldu Carbon’un. Ancak sizler de takdir edersiniz ki incelemeye almaya pek lüzum yoktu. “Hem birkaç saatinizi(!) alacak bir oyunun…” diye girersem cümleye, daha sonra bahsetmem gereken bir mevzuyu incelemenin başına çekmiş olacağım. İnceleme adabını denen bir şey var ki, eğer yaparsam o haltı bozmuş olacağım bunu. Bu sebeple Need for Speed serîsinin Carbon ismini almış bulunan yeni versiyonun incelemesine, simgeye tıklayıp girmişiz gibi başlıyorum.
Hatırlarsınız Josie Maran’i; Most Wanted için seçilen hanım(?). Ağlamak istiyorum ama sebebini sormayın. Sadece Emmanuelle Vaugier’i izleyin, ne demek istediğimi rahatlıkla anlarsınız. Kim mi bu? Carbon Kızı desem… evet, yine ne demek istediğimi anlarsınız. Oyunun girişinde, bunun sadece bir oyun olduğunu, aşırı gaza gelmememizi söylüyor ve “Emniyet kemeri ile hayata bağlanın.” mesajı veriyor. Ardından hoş görsellikteki ‘oyun-içerik’ videosu ile baş başa kalıyoruz. Bu kısa “film” bizleri şehirdeki işleyiş, araba türleri ve içerik hakkında bilgilendiriyor, aydınlanıyoruz yani. Nihayetinde oyunun içine düşüyoruz, yani menüye. Electronic Arts’ın estetik menülerinden en büyük payı alan serî olan Need for Speed’in bu oyununda da aynı görsellik hâkim. Estetik konusundaki incelemelerimizin ardından ufak bir tura çıkıyoruz. Tur esnasında Most Wanted ile birlikte NFS’nin hayatına girmiş olan başlıklar dikkatimizi seçiyor. Carbon’da da arabalarımızı My Cars başlığı altında yapıyoruz. Challenge Series ise Kariyer bölümü haricindeki durağımız oluyor. Bunların dışında İnternet üzerinden yarışabildiğimiz Custom Match ve Quick Match modları da oyuna dâhil olmuş. Ancak Challenge Series bölümünde de internet üzerinden yapabildiğimiz yarışlar mevcut ki, bu da sadece iki bölümün esiri olmadığımızı gösteriyor.
Tüm bunlara ek olarak Carbon’la birlikte gelen bir diğer başlık ise Reward Cards. Bu bölümde kimi yarışlardan sonra kazandığımız ‘kart yavruları’ sergileniyor. Biraz daha açsam iyi olacak sanırım… Burada açılan her bir kart size vinyl, autosculpt gibi modifiye başlıkları altında birkaç hediye veriyor. Her bir kart dört parça ve bu parçaların dördü de açılırsa o kartın hediyesini alabiliyorsunuz. Bu dört parça için dört farklı göreviniz var ki, bunları kartın üzerine geldiğinizde görüntüleyebiliyorsunuz. Ha, bu basit bölüm için neden ayrı paragraf açtım? Yeni ve güzel bir olay, biraz ayrıcalığı olsun diye… Artık menüyü bırakıp biraz da oyun içine dönelim diyorum. Kariyer bölümünden söz edelim biraz:
Palmont City’ye geliyoruz, meşhur M3’ümüzle. Fakat peşimizdeki polisler ve şehrin ‘sahipleri’ en çok aranan olup gelmemiz sebebiyle (ama asıl sebep bu değil aslında) biraz aşağılık kompleksine kapılmış olmalı ki, daha biz şehre varmadan peşimize takılıp arabamızı elimizden alıyor -aksi bir durumun olması çok büyük sürpriz olurdu, kalpten giderdik herhalde, tehdit edip salıyorlar. Ve biz de başımız önde, daha sonra kuracağımız grubun ilk üyesi olacak olan Neville’in mekânına gidiyor, bir araba alıyoruz. Ardından dört bölgeden oluşan şehrin sokaklarında nâmımızı salmaya başlıyoruz. Evet, genel durum bu ancak oyunun bir kazaya (ya da karışıklığa, adını siz koyun) dayandırıldığını söylemem gerekiyor. Bu kazada ayakta kalan tek kişi biz oluyoruz, ya da kişilerden biri. Bu sebeple bize cephe alınıyor aslında. Ama bunun tamamen bir yanlış anlaşılma olduğu daha sonra ortaya çıkıyor ve aklanıyoruz. Most Wanted’da Mia’dan yardım alıyorduk, burada ise bize önceleri bir hırsız olarak bakan Nikki (Emmanuelle Vaugier)’den alıyoruz.
ÖNÜMÜZE GELENE YÜZ TEKME!
Bildiğiniz gibi Carbon’la gelen en büyük yenilik çete olayı. Biz de bir çete kuruyoruz ve Palmont City’ye hükmediyoruz. Çetemizin ismini ve logosunu ayarlıyoruz. Çete için seçeceğimiz adamlar bize geliyor ve bunların hepsinin ucu bir şekilde o kazaya değiyor. Gelen adamların becerilerini ve görevlerini değerlendirerek cüzi bir miktar karşılığında kendimize bağlıyoruz. Üç kişi seçme hakkımız var ancak seçmediğimiz kişileri de kiralama şansımız oluyor. Çete üyelerinin farklı görevleri oluyor. Bunları kısaca inceleyelim:
Scout: “Kestirmeci” olarak isimlendirebileceğimiz bu şahsiyetler önümüzden gidip kestirmeleri gösteriyorlar. Eğer biz önde gidiyorsak kulaklarımızı biraz açıp adamımızı dinleyeceğiz. Nitekim, bizi haritadan takip edip “solda, solda; sola dön!” diye seslenebiliyor. Böylece kestirmeleri kaçırmamış oluyoruz. Bu grubun üyeleri Sal ve Yumi. Ben hep Sal’i tercih ettim.
Drafter: Bu adamlar ise burnumuzun dibine gelip hız kazanmamızı sağlıyorlar. Arkalarına takılınca hızımızın ve virajın sertlik derecesinin el verdiği kadarı ile otomatik olarak dönüyoruz. Fakat genelde savruluyoruz, yani bu adamlar hızlı arabalar ile pek çalışamıyorlar kanaatimce. Colin ve Nikki bu gruba dahil.
Blocker: Aslında isimleri görevlerini hemen işaret ediyor. Emrimiz doğrultusunda bulundukları yeri karıştırabiliyorlar. Ama bence bu adamlar bizim önümüzde biri varsa daha çok işe yarıyor. Önümüzdeki rakibin işini karıştırınca daha güzel oluyor tabii. Bu grupta ise Neville’i ve Samson’ı görüyoruz.
Her üyenin skill’leri oluyor: Fabricaor, Fixer ve Mechanic. Ayrıca yarış esnasında kullandığımız üye bir blocker ya da drafter ise Crew Charge olayı devreye giriyor. Crew Charge, üyenin görev süresini sınırlandırıyor, NOS ya da SpeedBreaker gibi bir şey yani…
Son olarak oyunun işleyişi hakkında da biraz bilgi vereyim ve biraz uzadığını düşündüğüm incelemenin sonlarına girelim. Daha önce söylemiştim, şehir dört ana bölgeden oluşuyor. Bunların her birinde bir çete var. Şehrin güneyi Angie’ye, doğusu Kenji’ye, batısı Wolf’e, kuzeyi de oyundaki en büyük rakibimiz olan Darius’a ait. Her bölge belli parçalara ayrılmış vaziyette. Bu parçaların her birinde üçer yarış var (genelde üç oluyor). Bunların iki tanesini yapmamız o bölümün bize geçmesi için yeterli. Tabii ki biz bu ilerlemeyi kaydederken kazandığımız bölümler için savunma yarışları da yapıyoruz, yani saldırıya uğrayabiliyoruz. Bu saldırıyı bertaraf etmek için savunma yarışını kazanmamız yeterli oluyor. Savunma yarışı deyince aklıma geldi: Bir bölgeyi tamamı ile ele geçirince çete yarışları yapıyoruz. Oyundaki yarışlarda artık 12 kişi birden görmek mümkün. Ayrıca yarış türlerinde de biraz değişiklik var. Drift’in geri döndüğünü müjdelerken, Drag’ın aramızdan ayrıldığını söylemek zorundayım. Bunun dışındaki en büyük yenilik Canyon Duel. Bu yarışlar teke tek yapılıyor. İki bölümden oluşuyor: İlk bölümde rakibin arkasında gidiyoruz. Aramızdaki mesafeye göre puan kazanıyoruz ve ilk bölüm sona erdiğinde kazandığımız toplam puanın rakiple aramızdaki mesafeye göre düştüğü ikinci bölüme geçiyoruz ki, bu bölümde biz rakibin önündeyiz. Ancak olağanüstü durumlar var. Bariyerleri yıkıp aşağıya düştüğümüzde oyun sona eriyor. Rakibin önünde on saniye durduğumuz takdirde oyunu otomatikman kazanıyoruz. Ve son olarak rakibe her vuruşumuz için 5000 puan alıyoruz.
Carbon grafiksel anlamda ‘çook’ büyük yenilikler getirmedi belki. Ama oyuncuları Autosculpt ile tanıştırdı. Bu sayede her oyuncu arabasını istediği gibi modifiye edebiliyor. Neyse, konumuz oyunun grafikleri. Ben bu konuda yine de ilerleme kaydedildiğini savunuyorum, “hayır, hiçbir yenilik yok,” deseler de. Özellikle araba üzerinde çok çalışılmış. Fakat polisler için geliştirilen hasar motoru, Most Wanted’daki ile çok büyük farklılıklar arz etmiyor; pek gerek yoktu zaten. Ses konusunda ise söylenecek pek bir şey yok yine, menü için ne dediysem o. Adamlar işini hakkıyla yapıyor Allah için…
Daha bahsedilecek çok şey vardı belki. Ne bileyim… bir gün modifiye konusunda uzun uzadıya konuşuruz bakarsınız. Herkese iyi oyunlar dileyerek kaçıyorum ben…