Fifa 08

EA Sports, her yıl olduğu gibi bu yıl da sonbahara girdiğimiz sıralarda bizi FIFA serîsinin yeni oyunu ile tanıştırdı. Özellikle FIFA fanatiklerinin merakla ve heyecanla beklediği oyun, bir haftanın sonunda gerisinde yalnızca üzüntü bıraktı. Oyun kötü değildi belki ama, her zamanki gibi beklentiler çok büyüktü ve karşılanamamıştı. Oyunun fizik motorunda tutunda grafik, animasyon ve menülerin çoğu geçen senenin benzeriydi, daha doğrusu aynısıydı. Ancak akışı değiştirebilen bazı yenilikler de oyuna eklenmişti…

Oyunun geneline baktığımız zaman birkaç ufak farklılıktan başka hiçbir yenilik yok. Menüler, renkler dışında, her şeyi ile FIFA 07’nin aynısı. 3 yıldır kullanılan fizik motoru bu oyunda da kullanılmış ve grafikler de kaldığı yerde, aynen bekliyor. Günümüzün oyun grafiklerine baktığımız zaman vasatın üstünde seyrettiğini belirtebiliriz ama... meselâ, çeşitli yerlerde oyuncuların yüzlerini gördüğümüzde "Bu adamda kim yahu?" diyebiliyoruz, özellikle de Turkcell Süper Lig'de. Bazen önemli oyuncuların bile yüzlerini es geçebiliyorlar. Örneğin, Kezman'ın yüzü gayet gerçekçi iken Roberto Carlos’un yüzü, anımsatsa da, gerçeği ile fazla benzerlik sunmuyor. Aynı şekilde, bir Alex’in veya Delgado’nun da gerçekle alâkası yok. EA’nın bu gidişe dur demesini, bu oyunda bekliyorduk ama grafiklerde de maalesef herhangi bir gelişme yok…

Oyunun tuşlarında ise yeni ve yerinde bir uygulamaya gidilmiş. Artık ‘W’ tuşu ile atacağımız pasların şiddetini ve yönünü biz ayarlıyoruz. Yapmamız gereken tek şey, yön yuşları ile doğru arayı görüp, doğru şiddet için doğru süre boyunca ‘W’ tuşuna basılı tutmak. Geçen sene FIFA oynayanların bu oyuna tam anlamıyla alışmaları için bir iki maç alıştırma yapmaları gerekiyor. Çünkü hem paslar, hem de oyunun zorluğu bunu gerektiriyor. Tecrübeli oyuncuların dahi ilk maçını World Class seviyesinde açmalarını tavsiye etmem, zîra Hakan Şükür’ün altı kişiyi geçip gol attığı bir maç gerçekten çok sıkıcı oluyor. 07’de aşırtma tuşları ‘Q+D’ idi. Bu sene bu tuşlara plase özelliği eklenmiş. Pek bir faydası olmasa da, yüksek seviyeli oyuncularda işe yarayabiliyor. Aşırtma tuşlarımız ise Z+D tuşlarına geçirilmiş. “Yok arkadaş, ben bildiğim gibi oynamak istiyorum,” derseniz de tuşları kontrol ayarları bölümünden değiştirebiliyorsunuz.

BÜYÜYÜNCE PROFESYONEL OLMAK

Fanatiklerin ve meraklıların en çok beklediği mod ise kuşkusuz ‘Be a Pro’ modu idi. Bu bölümü hem hızlı oyun hem de değişik şekillerde oynayabiliyorsunuz. Hızlı maç bölümünde takımımızı ve o takımdaki oyuncuyu seçiyoruz. Bütün maç boyunca tek oyuncu ile oynayarak Level’lar atlamaya çalışıyoruz. Ayrıca ‘Zone Play’ bölümünde ise herhangi bir mevkîde bulunan bütün oyuncuları yönetiyoruz. Yani eğer forvet hattını seçerseniz, forvetteki bütün oyuncuları yönetebiliyorsunuz. ‘Be a Pro’nun kamerası ise kendine özel. Maç kamerasına göre biraz daha alçak ve değişik diyebilirim. Kamera yine topu gösteriyor, bu yüzden oyuncumuzu yine radardan takip etmek zorunda kalıyoruz. Topun gittiği her yere koşmayı denersek de adamımız ikinci yarıyı çıkarmakta zorlanabiliyor. Ayrıca bu mod ile kendimize yeni bir oyuncu yaratıp, onunla maceradan maceraya atılabiliyoruz. Maça girmeden önce teknik direktörden taktikleri alıp maça girebiliyoruz. Top bizde iken ‘S’ tuşuna basarak adamlarınızdan pas veya ‘Q+W’ tuşlarına basarak ara pas isteyebiliyoruz…
Geçen senenin neredeyse aynısı ve birçok kişi tarafından beğenilen Menajerlik modu da oyunda yer almış. Takımımızın menajeri olup oyuna giriyoruz. Transfer ve taktiksel açıdan her şeyi yapabildiğimiz bu bölümde yapılan tek yenilik ise menajer resimlerinin değiştirilmesi. Yine her maç sonunda skora bağlı olarak para kazanıp kaybediyoruz. Ayrıca takımın kötü gidişine ve gelen tekliflere göre de başka kulüplere transfer olabiliyoruz…

Diğer modlar ise geçen senenin aynısı. Tournament modunda ister kendimize özel turnuvalar ayarlıyoruz, ister lig veya kupalardan birini oynayabiliyoruz. Challenge modunda da çeşitli turnuvalara girip puanlar kazanıyoruz. Tabii ki bu yöresel olarak sınıflandırılıyor. Son olarak antrenmanlar… onlarda da bir yenilik yok. Maç, serbest vuruş, korner gibi çeşitli modifikasyonlarda çalışmalar yapabiliyoruz…

Oyuna getirilen birkaç yeniliğin sonuncusu ise oyun zorluğu ile kaleci zorluğunun ayrılması. Çok gerekli olmasa da gol yollarında sıkıntı çekip klavyeyi kıranlar için ideal…

Son olarak oyunun seslerinden bahsedelim: maç içinde spikerin konuşması geçen senenin tıpa tıp aynısı. Pozisyonlara göre aynı cümleleri ezberlesek de, buna bu yıl da katlanmak zorundayız. Müzikler fena sayılmaz. En olumlu şey ise taraftar seslerinde. Bir Türkiye derbisinde Türkçe sesler duymak her taraftarın hoşuna gider tabii... 

 
Bugün 2 ziyaretçi (69 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol